İlçede giderek yaygınlaşan eleştiri şu: SYDV’de görev yapan personellerin tamamına yakını Diyadinli. İlk bakışta bu durum “yerel istihdam” açısından olumlu görülebilir; fakat iş sosyal yardım dağıtımına geldiğinde tablo değişiyor. Zira yardımın merkezinde “tarafsızlık”, “eşitlik” ve “şeffaflık” olmak zorunda.
Ne var ki yerelde aynı çevre, aynı mahalle, aynı akrabalık bağları içinde yaşayan personelin, yardım süreçlerinde bu tarafsızlığı koruyup koruyamadığı büyük bir soru işareti oluşturuyor.
Akraba–eş–dost dengesi: Fakirin hakkını kim koruyacak?
Diyadin’deki birçok vatandaş, yardımın gerçekten ihtiyaç sahiplerine ulaşmadığından şikâyetçi.
Kapısı çalınmayan yaşlılar, destek alamayan gariban aileler, başvurusu rafta bekletilen ihtiyaç sahiplerinin tek bir ortak cümlesi var:“Vakfa yakın değilsen, yardım sana zor gelir.”
Bu algı bile tek başına büyük bir güven kaybıdır. Zira sosyal yardım kurumunun adaleti, adaletin kendinden daha değerlidir.
Neden Yabancı Personel Şart?
Türkiye’nin birçok ilçesinde SYDV'ler, özellikle kritik birimlerde farklı şehirlerden gelen personel görev alacak şekilde yapılandırılır. Bunun nedeni çok basittir:
- Yabancı personel tarafsızdır.
- Kimin akrabası, kimin komşusu, kimin dostu olduğunu bilmez.
- Yanlış yönlendirilmez, duygusal ilişkilere kapılmaz.
- Siyasi, sosyal veya ailevi beklentilerle hareket etmez.
Bu nedenle vatandaşların da talebi gayet nettir:
“SYDV’de görev yapacak en azından bazı personelin Diyadinli olmaması gerekiyor ki adalet yerini bulsun.”Yardımın kapısı herkese eşit açılmalı
Sosyal yardım, devletin en hassas hizmetlerinden biridir. Bir eve giren bir torba kömür, bir koli gıda, bir çocuk için verilen eğitim desteği; bazen bir ailenin kaderini değiştirir.
Bu yüzden Diyadin’deki sistemin, “bizden olan–olmayan” ayrımına göre değil, ihtiyaca göre işlemesi şarttır.
Bugün vakfın kapısında yüzü düşen, dosyası reddedilen, ismi görülmeyen her fakir, aslında devletin merhametin kapısından eli boş dönmüş sayılır. Bunun vebali ise ağırdır.
SYDV yeniden yapılandırılmalı
Artık net bir çağrı yapmak gerekiyor:
- Personel yapısı karma olmalı,
- Yabancı personel mutlaka sisteme dahil edilmeli,
- Şeffaflık ve denetim mekanizmaları güçlendirilmeli,
- Yardımların dağılımı düzenli olarak kamuoyu ile paylaşılmalı.
Bu değişiklik yapılmazsa Diyadin’deki ihtiyaç sahipleri sesini duyuramayacak; adaletsizlik duygusu daha da büyüyecek.
Son söz
Diyadin’de sosyal yardımlar bir emanettir.
Bu emanet, kişisel ilişkilerin gölgesine bırakılmayacak kadar kutsal,
tarafsız yürütülmesi gereken bir görevdir.Bugün garibanın hakkı korunmazsa, yarın bu kurumun kapısına güvenle kimse gidemez.
Diyadin’in ihtiyacı olan şey yeni bahaneler değil;
adil, bağımsız ve herkese eşit yaklaşan bir sosyal yardım düzenidir.
