Anladığım şudur:
Bu karşılaştığımız tam bir terör entrikası.
1- Gizlenmeye çalışılan hedef: PKK’nın Suriye’deki ayağı YPG/PYD’yi PKK’dan ayrı tanımlayarak Suriye’deki terör yapılanmasını devletLEŞtirme operasyonunu tamamlama.
2- Heybede sakladığı (-nı sandığı) turp: Silah bırakma çağrısı/siyasi-sosyolojik entegrasyon, demokratik uzlaşma, dil ve kültürel hak arama ve demokratik anayasa oluşturma kisvesi altında (metinde reddedildiği görülen) Türk Ulus-Devlet yapısını bozma ve zaman içinde T.C. devletini yıkarak, vatanını parçalama./
Terör örgütü tarihi bir fırsatı tepmiştir.
En zayıf anında dahi maksimalist hedefler peşine düşmüş, bir kez daha onu kullanan aktörlerin maşalığına soyunmuştur.
Hikayeyi bir gün önce anlatmıştım.
PKK’nın çevirdiği bu film; “PKK adı konmadan/PKK adı gizlenerek”PKK’nın Suriye’de devletLEŞme filmidir.
YPG/PKK/PYD terör örgütünün Suriye’deki elebaşı ve Apo’nun manevi oğlu (!) Mazlum Abdi:“Öcalan'ın çağrısı PKK ile ilgilidir ve Suriye'deki grupları kapsamıyor.”
Hani “Bütün Gruplar” silah bırakmalıydı?
Teröristbaşının yaptığı çağrı 5 farklı alan ve 2 farklı eksen üzerinde ortaya koyacağı etkiler açısından büyük önem taşıyor. Hangi güç ve etki odakları bu çağrıya nasıl tepki verecekler?
1- Kandil merkezli Irak’taki PKK/HPG/Tavgari Azadi nasıl tepki verecek? PKK’nın Gara, Kandil, Asos, Sincar, Mahmur, Süleymaniye ve Tartışmalı Bölgelerdeki silahlı ve siyasi varlığı nasıl tepki verecek? Terörden, silahlardan, iddialardan, imtiyazlardan vaz mı geçecekler, başka bir arayışa mı girecekler, yoksa çağrıya kulak mı vermeyecekler?
2- Suriye’deki YPG/PYD/AANES nasıl tepki verecek?
3- Avrupa’daki PKK yapılanması nasıl tepki verecek?
4- Kandil bağlantılı İran PKK’sı: PJAK/YRK nasıl tepki verecek?
5- Türkiye’deki PKK uzantıları nasıl tepki verecek?
Peki YPG/PKK’nın angajman geliştirdiği İran/Rusya ekseni ile AB/ABD/İsrail ekseni ortaya çıkan duruma nasıl yaklaşacaklar ve yönettikleri/etkiledikleri PKK’yı nasıl yönetmek ve yönlendirmek isteyecekler?
Bu çağrı ve süreçlerdeki rolleri nedir?
Özellikle ABD’nin Bu çağrı YPG/PKK terör örgütünün angajman geliştirdiği küresel ve bölgesel aktörlere/ülkelere rağmen mi yapıldı yoksa onlarla koordine edilerek mi?
Örgüt bu süreci/çağrıyı küresel ve bölgesel aktörlerle konuşulmuşsa, kimlerle hangi beklentiler, angajmanlar, planlar çerçevesinde konuşmuştur?
Bu çağrıdan sonra Suriye’deki YPG/PYD/AANES, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı göstererek, Şam yönetimine, kayıtsız şartsız, kuzey ve doğu Suriye topraklarını, stratejik tesisleri, enerji kaynaklarını, silahlarını ve DEAŞ’lıların tutulduğu hapishaneleri devredecek midir? Toprak kontrollü siyasi ve silahlı iddiasından vazgeçecek midir?
Çağrının test edileceği asıl yer burasıdır.
Kandil üzerinde etkili olan İran ve YPG/PYD üzerinde etkili olan ABD’nin çağrıya nasıl baktıkları ve neler yapacakları son derece önemlidir?
Bu çağrı 7 Ekim’den beri reel-dinamik bir biçimde şekillenmekte olan Ortadoğu’nun yeni güvenlik mimarisinin bir parçası olarak mı ortaya çıkmıştır?
Yoksa bunu gören, kendi içinde bağımsız bir refleks midir?
Çağrı İran/Rusya, ABD/AB/İsrail’e rağmen midir? Bağımsız mıdır?
İran’a rağmen ABD angajmanlı mıdır?
ABD’ye rağmen İran angajmanlı mıdır?
Yani çağrı, küresel ve bölgesel mücadelenin neresindedir? Kimi, kimle, nerede konumlandırmak istemektedir?
Ortadoğu’nun güvenlik mimarisinin neresindedir?
Ortaya çıkacak, şekillenecek eksenleşmenin neresindedir?
Uzatabilirim.
Ama burada keseceğim.
Soru çok arkadaşlar?
Soru çok!
Doğru okumayı ancak sahadaki PKK türevlerinin tepki, eylem ve hareketlerine bakarak yapabiliriz. Ve bunda bile yanıltıcı ögelerle, ambalajlarla karşılaşabiliriz!
Saygı ile…
