“IŞİD terör örgütü, YPG/PKK/SDG terör örgütünün sigortasıdır.” “‘YPG/PKK zayıflarsa IŞİD güçlenir’ söylemi ahlaki değil; stratejik bir şantajdır.”
Farkında mısınız bilmiyorum ama son günlerde Türkiye’de nefes nefese bir İŞİD tehdidi gündemi pompalanıyor. Operasyonlar, baskınlar, gözaltılar, tutuklamalar… MİT ve iç güvenlik birimleri yoğun bir tempo içinde. Sahada ciddi bir teyakkuz hali var.
Öte yandan Almanya gibi ülkeler Türkiye için “uyarı” yayımlıyor. Fısıltı kanalları çalışıyor. Dolaşmaması gereken kamu içi duyumlar WhatsApp gruplarında dolaşıma sokuluyor. Kaygı bilinçli biçimde büyütülüyor.
Peki gerçekten ne oluyor?
Güvenlik birimleri yalnızca olası bir IŞİD saldırısını mı önlemeye çalışıyor, yoksa IŞİD üzerinden oynanan çok daha büyük bir jeopolitik oyun mu sahneleniyor?
Düğüm Nerede? Suriye…
Bu sorunun cevabı için Suriye cephesine bakmak şart. Çünkü meselenin düğümü orada duruyor. Daha açık söyleyelim:
Türkiye, Suriye’nin geleceğine etki edebilecek tek aktör olduğu için hedef alınıyor.
Bu hedef alma biçimi yalnızca olası IŞİD saldırılarıyla sınırlı değil. Asıl amaç; Türkiye’nin baskılanması, engellenmesi, yönlendirilmesi, direncinin kırılması ve nihayetinde teslim alınmasıdır.
Neden Türkiye?
Çünkü Türkiye?
-YPG/PYD’nin sözde meşruiyetini bozabilecek tek aktördür.
-IŞİD ile YPG/PKK/SDG arasında kurulan “alternatifli terör” denklemine tek başına itiraz eden devlettir.
-Üniter ve bütün bir Suriye vizyonunu savunan tek güçtür.
-YPG/PKK/SDG ile Şam arasında imzalanan ve uzatmaları da dolan 10 Mart mutabakatının gerçek yüzünü en iyi okuyan aktördür.
Bugün YPG/PKK/SDG ya Şam’la masaya oturmak zorunda kalacak — ki bu “özerk-demokratik” masalının sonudur — ya da sahadaki baskı ve kırılganlık derinleşecektir.
Arap aşiret kopuşları artacak, zorla silah altına alma, petrol gaspı, vergi adı altında haraç, halk üzerindeki baskı daha görünür hale gelecektir.
İşte tam bu noktada devreye İŞİD sokuluyor.
Kirli Denklem: IŞİD = Meşruiyet Sigortası
YPG/PKK/SDG meşruiyet krizi yaşadıkça, IŞİD yeniden sahneye sürülüyor. Ama dikkat: Türkiye’ye karşı serbest, YPG/PKK/SDG’ye karşı kontrollü bir IŞİD.
Asıl amaç şudur:
YPG/PKK/SDG’ye dokunulmasın,
Meşruiyeti IŞİD tehdidi üzerinden yeniden tahkim edilsin.
Bu bir güvenlik meselesi değil, stratejik bir operasyondur.
Hafıza Tazeleme: 2014–2019 Modeli
Hatırlayın…
IŞİD “mutlak şeytan” ilan edilmiş, küresel bir korku figürü haline getirilmişti. Sincar Dağı üzerinden YPG/PKK’ya mitolojik bir “kurtarıcı” rolü biçildi.
“IŞİD’e karşı savaşabilecek tek kara gücü” yalanı uluslararası kamuoyuna pazarlandı. PKK’nın katliamları, çocuk savaşçıları, etnik temizlik pratiği, kadın istismarları görünmez kılındı.
O gün kurulan dokunulmazlık mimarisi,bugün yeniden inşa ediliyor.
IŞİD Ne İşe Yarıyor?
IŞİD sahaya çıktığı anda YPG/PKK/SDG’ye dokunulmazlık geliyor.
ABD’nin bölgede kalması için gerekçe üretiliyor: “Çekilemeyiz, IŞİD var.”
Türkiye’ye baskı kuruluyor: “YPG zayıflarsa IŞİD güçlenir.” Şam’a mesaj veriliyor: “YPG alternatifsiz.”
Tek kurşun atmadan yapılan yüksek etkili bir stratejik operasyon bu.
Bugünkü IŞİD Neden Sınırlı?
Çünkü artık hedef:
Toprak almak değil,
Hilafet kurmak değil.
Kalıcı değil, geçici bir düğüm,
Ama yüksek voltajlı bir araçtır.
Düğüm Mimarisini Bozmak
YPG/PKK/SDG yerel ama kalıcı düğüm,
IŞİD geçici ama işlevsel düğüm,
ABD ise tüm bu düğümleri tanımlayan meta-düğümdür.
Türkiye bu düğümü erken kırmak zorundadır.
Aksi halde dokunulmazlık kalıcılaşır, ABD yerleşir, Türkiye içe çekilir ve çözülme başlar.
Son Söz
IŞİD ile mücadele sadece silahla olmaz. Bu, aynı zamanda:
İslam’ın kavramlarını kirleten yapılarla,
Terörü araçsallaştıran küresel mimariyle,
Algı ve meşruiyet operasyonlarıyla mücadeledir.
IŞİD bugün bir geçici düğümdür.
Ama zamanında boğulmazsa, kalıcı krizlere dönüşür.
Ve işte bu yüzden zamanlama hayati önemdedir.
